2 Nisan 2016 Cumartesi

Bizim evin sihirli arka kapısı...




Bizim evin arka kapısı bir süre daha bu balkona açılıcak.

Bu balkonda Serhatın dedesinin eski evindeki Sim Amcanın yaptığı yaylı kahverengi koktuklar, şarkılar dinleyerek kendi yaptığımız gökyüzü mavisi dolap, ağaçtan bi çalışma masası ve sandalye, bize 'great orion' nebulasını bulabildiren ve jüpiterin uydularını sayabildiren teleskop, dikilmeyi bekleyen hayallerle dolu dikiş makinam, beyaz melek kanatları ve  beyaz kalpler yaptığım ahşap kesme makinası, serhatın yaptığı ahşap kesme köşesi, bi gece saatlerce  uğraşarak duvarına sulu boyayla yazdığım; ''all you need is faith, trust and a little pixie dust'' yazısı ve asılı anahtarlar resmi, serhoşkomla saatlerce konuştuğumuz hayaller, saatlerce konuşmadan oturduğumuz sessizlikler,  duvarlarında yaşayan müzik listeleri olan gizli yerimiz var. Bulduğumuz şeyler, kaybettiklerimiz, başardıklarımız, bizim için önemli olan yıllarımız var.

Bugün evin odalarının resimlerini çektim, yarın serhatla internete koyucaz. Sonra çok şanslı bi aile tesadüfen ilanı görücek. Önce resimler eşyalı olduğu için renkler hoşlarına gidicek, resimlere baktıkça ne kadar da huzurlu bir ev dicekler. Görmeye gelicekler ve daha girer girmez kendi evlerinde gibi hissedicekler. Taşındıkları zaman da görücekler, hep uğurlu gelicek bu ev onlara. Hep güzel kokucak. Hep güzellik.

Evlerimiz sihirli, hepimizin.

Duvarlarında herşeyimiz saklı, aynalarında tüm sevinçlerimiz ve kırıklıklarımız kayıtlı. Kapılarında heyecanlarımız, dolaplarında kaldırdıklarımız, mutfağında ağzımızın tadı, banyosunda izlerimiz var. Biz büyürüz. Kokumuz siner evimize.

Ve belirli zamanlarımız var evlerimizde geçireceğimiz, dolunca yeni döneminin başladığı zamanlar.

Kısa bi zaman sonra bizim evin arka kapısı da başka gizli bi bahçeye açılıcak.

O tablo gibi tepelerden gün batımını izlediğimiz, evden sevdiğimiz o listenin yumuşacık müzik sesi gelen, yerlerinde oturduğumuz, çiçek kokan, geceleri yıldızları izleyebildiğimiz gökyüzü, daha tanışmadığım kuşların minik sesleri, gizlice ben onları izlerken farketmemelerini istediğim sincaplar, dallarına fener astığımız ağaçlar, piknikler, uyuya kalmalar, rüyalar, periler :) olan bahçemiz olucak.

Urlaya taşınmamız bir hayaldi, 5 yıl sonra valizimiz toplayalım diye söz vermiştik Bostanlıdaki evimizde serhatla birbirimize. Nasıl olucağını bilmiyoduk, ama olucağını biliyoduk.

Evren söylediklerimizi ciddiye almıştı tabi her zaman olduğu gibi.

Ona ne dediğimize dikkat etmemiz gerekirmiş ama, yanlış anlayabilirmiş çünkü. Ne söylersek onu anlarmış, ne demek istediğimizi değil. O yüzden net konuşmamız gerekirmiş onunla.

Ve güzel şeylerden bahsetmemiz...

O kadar heyecanlıyım ki.

Herşey o kadar heyecanlı ki...

Biliyorum bu dünya sihirli, mucizelerle dolu, tesadüfler bizim seçimlerimiz. Güzellik hissettikçe güzellikler geliyo. Neler hissettiğimizi ise biz seçiyoruz.

Ve ne istersek yapabiliriz.

En önemli şey sevmek.

Ve tabi ki sağlığımız. Onun içinde kendimizi sevmemiz gerek ama. Kendimize iyi bakmamız, iyi olmamız gerek.

Önce kendimize sonra sevdiklerimize iyi bakıcaz.

Hep sevicez, söz mü?

Evren, duyuyosun dimi :)

Yeni maceralarımızla yazıcam tekrar.