29 Temmuz 2015 Çarşamba



O kadar çok kere, o kadar şükür ki..

Herşeyin ötesinde, tüm olanların, tüm üzüntülerin, tüm kayıpların, tüm sonu olmayan siyaset konuşmalarının, çirkin hükümet olaylarının, kötülüklerin; yani aslında dünyadaki kötü kalplerin yarattığı kötülüklerin ötesinde bir dünya var. 

İnsanların yüreğinde gizli olan, dinlediğimiz zaman duyabileceğimiz, inandığımız zaman hissedebileceğimiz bir yer var.

Aslında çok güzel şeyler yazmak için başladım bu yazıya ama sonra çekindim, tüm gündem geldi aklıma, olanlar tüm kayıplar geldi dilimin ucuna ve sustum bi an. 

Evrende ilahi ve kutsal bir adalet olduğuna, bizim korkunç felaketler ve kayıplar olarak gördüğümüz çok şeyin evrenin gizli yasaları ve kurtarma çalışmaları olduğuna inanıyorum. Hep dediğim gibi gündemin de minik insancık beyinlerinin eseri olduğu ve bunlarla ilgili konuşmanın zaman kaybı olduğuna inandığım için de ben burda hep güzel şeylerden hep sihirli şeylerden başlamaya söz verdim bi kere. Tüm yaşanan acıların dinmesi için herkesin yüreklerine sabır ve sevgi dolsun. Güzel günler gelsin herkes için..

Ben asıl neler yazıcam...

Ben aslında heyecan, mutluluk ve güzellik yazıcam. 

İçinde olduğum duygular hep bunlar çünkü. Hep içimden bunları sayıklıyorum çünkü bugünlerde. ''Hayat; böyle bişey!'' çünkü diyorum. Cesur olman lazım, cesur olman lazım ki hayal ettiklerin olsun. Yoksa böyle bir ömür böylece geçer. Bak kaç yıl nasıl geçti.. 

İç mekanizmam böyle çalışıyo çünkü bugünlerde. Herkesle bunları konuşmak istiyorum. 

'Hayat nasıl ama dimi?' diyip muzur muzur sırıtarak gözlerinin içine bakmak istiyorum herkesin, hemen arkasından da ''hiçbişey tesadüf diil dimi, sanki gizli bi güç uzaktan bizi izliyo ve her şaşırdığımızda, her şoklandığımızda göz göze gelmek ister gibi, neler olup bittiğini anlayıp anlamadığımızı ölçercesine uzaktan bize bakıyo gibi dimi...''

Kesinlikle sihirsiz demesin kimse hayat için. ''Öylesine işte.. Geçip gidiyor..'' demesin.. Korkunçluklar, kötülükler var, basitlikler var, inanılmazlıklar var evet.. Hayalkırıklıkları, çok isteyip olmamalar, olup kaybetmeler.. Ama ben bunlardan bahsetmiyorum. Ben kalp atışlarından, hayal kurabilmeklerden, ama lafta değil gerçekten hayal kurabilmeklerden, olmuş gibi hayalini anlatabilmekten, paylaşmaktan, üretmekten, yaratmaktan bahsediyorum.. 

Cesur olabilmekten, inanmaktan, korkmamaktan bahsediyorum. Dün sabah hastanede dedemin başında otururken teyzemle ''cesur olmak''tan konuştuk. 

Neden korkuyoruz biz çoğu şeyden. Korkmuyomuş gibi yapanları saymıyorum. Sürüdekileri de, yada herşeyi bilenleri.. Bu kişileri dinlememeyi öğrendim. Korktuklarını konuşabilenlerı, bilmediklerini konuşanları, öğrendiklerini paylaşanları, hayallerden bahsedilirken heyecanlananları dinliyorum artık hayatta ben. Herşeyi bilen ve hiçbişeyden korkmayan herkes kafamda 'bi sınıf'. ''Aşırı sıkıcı, cümlesi bitse de gitsem'' sınıfı. Onların dünyası çok 'normal', acımasızlık ve haksızlıklarla dolu.. Onlar onu tercih etmiş, yargılayamam bile.

Teyzem hayatımda tanıdığım çok nadir kişilerden birisi. Tek bir tanecik benzeri bile olmayabilir. Belki de tüm bana bu evrenin gücünü, içimizdeki sesleri, hayal kurmayı öğreten kişi o.. Ben orta okuldayken elime Simyacı'yı tutuşturup; ''teyzuşum bu kitabı okuyabilirsin sen artık, çok seviceksin'' dedi ve ben herkesin bir kişisel menkıbesi olduğunu ve birşeyi çok istersen evrenin işbirliği yapıcağını onun sayesinde 13 yaşımdayken öğrendim. Çok da sevdim.. Herşey o yıllarda başladı.. 

Bilmiyorum ki nasıl analtıyım.. '

''Hayat nasıl ama dimi?'' :)

Yeni bir yola giriyoruz TEA&POT'la.. Kafeyi devrettik, son iki günümüz.. Hem inanılmaz duygularla yüklüyüz, hem aşırı hayal yüklemesi oldu.. Tüm duygular boğazımda düğümlü. Durmadan şükretmek istiyorum. Bir yandan dedem hiç iyi değil. Çok korkuyorum. Bir yandan teyzem çok yoruldu hastanelerde, annem çok üzüldü, gelemiyor da istediği gibi üzülüyor. Kafenin devir işlemleri. yeni projeler, yeni planlar masraflar.. Ne günler ama, ne hayat ama.. İşte bu yüzden durmadan şükretmek istiyorum. Zaman makinası şu günlerde çok iş yapardı mesela :) Yada birazcık sihir gücü :P İşte böyle minik şeyler istiyorum :))

Ama ''Hayat nasıl ama dimi?'' :)





9 Temmuz 2015 Perşembe

..zamanda yolculuk

Hiçbir mantıklı tarafı olmamakla birlikte, muzurluğa dayanan hipotezim; zamanda yolculuk yapabilmiş olmak :)

Herşey bikaç ay önce serhoşkomun benelux turu almasıyla başladı. Ben kontrol edemediğim bilinçaltımda 'kesin bi aksilik çıkıp gidemiceğimiz' sesini bastırıp duymazdan gelmeye çalışırken zaman geçiverdi ve resmen bir gün istanbulda Düsseldorf uçağımızın kalkış saatini beklerken buldum kendimizi.



Sabah 11:40 da kalkan uçağımızla 3 saat 10 dakika dünya kendi bıdık hızıyla dönerken gökyüzünden  gittik ve yeryüzüne indiğimizde 14:50 olması gereken saat orda yerel saatiyle 13:50ydiiiii :) Huhhuuuu işte zaman yolculuğu başarıyla tamamlanmıştııı :) O gün her türlü bi saat daha fazla yaşadık yerel zamanla :)

Bence burda çok eğlenceli bi sihirlilik durumu var, böyle düşünmeyince sıradan ama böyle düşününce de 'yaşasııın'ı hakeden bişiy :P

Zamanda yolculuktan karlı çıktık, belki bir saat sonrasına gitseydik çok şirin gelmezdi bu hipotezim; o zaman boşverebilirdim :)

Düsseldorf'tan Lüxemburg'a, ordan Paris'e, ordan Brüksel'e, ordan Brugge'a, ordan Amsterdam'a, ordan Volendam'a gittik.. 7 gün boyunca sabah 8 buçukta otelden çıkıp gece 12 de odamıza döndük; sadece gezdik gezdik gezdik.. Nerdeysek orda yaşayanların yaptıklarını yaptık, bazen saatlerce bi kafede oturduk, bazen kilometrelerce yürüdük, bazen Louvre Müzesinin koridorlarında zamanı unuttuk, bazen Notre Dame kilisesini aşırı gotik bulduk, çok bilmiştik :)



Ben Paris boyunca günlük tuttum, minik kağıtları, biletleri, etiketleri yapıştırarak; her anı, her kafeyi her girdiğimiz yeri yazdım... Senelerce birikmiş bir Paris hayali neleri hakediyosa hepsini yaptım.. Serhoşkom da bana sabretti :) Çünkü ben azcık kafayı yemiş olabilirim Pariste :) Yine iyi; müzikal bi filmde oynuyomuş gibi sokaklarda şarkı söyleyerek ve dans ederek de gezebilirdim ama tuttum kendimi :) 3 gün Paris bi peri masalı gibi geçti..

Luxemburg ve Brüksel 1'er gece konaklayıp şehir turu yaptığımız geçiş noktalarıydı sadece.. Luxemburg'a geldiğimizde pazar günüydü ve hayat durmuştu, sadece herkes inanılmaz şık ve herşey inanılmaz pahalıydı.. İnanılmaz düzenli ve muntazam.. Brüksel merkez çok sıradan geldi, etkilendiğim ne oldu orda bilmiyorum resimlere dönüp bakmam lazım, aklımda kalan sihirli gelen bi tarafı olmadı.. Ama Brugge çok farklıydı.. At arabaları, tarihi evler.. Masal kasabası gibiydi.. 



Paris'ten sonra ikinci inanılmaz yer Hollandaydı; Amsterdam ve o minnak köy Volendam.. Amsterdamda dolu dolu 2 gün gezdik ve kesinlikle yetmedi.. Halbuki haritada bakınca dolaşması kolay gibi görünen bi şehir ama sokaklarıııııı, köprüleriiii, tasarım mağazalar, insanların evleri, akşam sokaklarda kurulan şampanyalı şık sofraları, rahatlıkları, tatlı tatlı elbiseleri ve topuklu ayakkabılarıyla bisiklete binen bayanların güzelliği, erkeklerin hepsinin ünlü film yıldızı gibi oluşu, ama herkesin de o sadeliği.. Yasaklar olmayınca neyin huzur verdiğini keşfetmiş gibiydi herkes.. Dingin yüzler, sade tarzlar, gösterişten uzak hayat tarzları.. Bizim alışık olduğumuzun çok dışında bir dünya.. Hiç doyamadık..




Şimdi anlıyorum 'dünyayı gezmek'teki büyülü şeyi, heyecanlanıyorum.. Daha çok yer görmek istiyorum, daha çok insan tanımak istiyorum, izlemek istiyorum hayat tarzlarını, neler olduğunu görmek istiyorum DÜNYA'da..

Türkiye'yi de daha çok tanımak istiyorum..

Alışmak çok sıradan, alışıp sıradanlaşıyosun, hep öyleydi ve öyle olacak sanıyosun.. Burda bize olan bu, televizyonda olan bu, haberlerde olan, sokakta olan bu.. Çünkü konular benzer, korkular benzer, endişeler aynı..

Bu yüzden bizim yüreklerimizi hep dinç tutmamız, hayal kuramız, gökyüzüne daha çok bakmamız lazım.. O kadar mutluyum ki.. İlk içimden geçen herkesin bu duyguları tatması, yayması, paylaşması.. İkinci içimden geçen de tüm dünyayı gezebilmek.. Her fırsatta, minicik minicik bile olsa keşifler yapmak..

Hayaller biriktirip bütün dünyada dilediğimiz gibi harcayalım :) Biriktirdiğimiz hayallerle beğendiğimiz bütün anıları alalım kendimize..