25 Haziran 2014 Çarşamba

Dikiş nakış işleri..



Bütün gece annanemin dantel perdelerinin boyunu dikiş makinamla kısalttım, ve perdelerin işi bittiğinde ortaya benim ne kadar antika olduğumu çıkarttım :) çünkü saat 11buçuktu ve ben eski yıllardaki siyah beyaz görüntülerdeki eski kadınlardan biriymişim gibi tavan yüksekliğinde uzuun uzuuun dantel perdenin uçlarını dikiş makinamda dikiyodum :) yani tabii ki ben bu işi çok havalı yapıyordum, müziğim açıktı ve pembe pijamalarım vardı ✌️ ama sonuçta sanki herkes zaten gece yarılarına kadar tabiki dikiş dantel falan uğraşırmış gibi çok normal bi işmiş gibi yapmam çok minnoş bi durumdu bence :) çünkü çok da normal bi iş diil benim beynime göre.

Hayatım çok sakin görünümlü bi deli, her hafta ama gerçekten her hafta bi süprizi var bana. Bende tüm deli maymun hayatımın tavırlarına rağmen bi huşu içindeyim :) danteller iplikler..

Hoşuma gitti bu halim, sonra ne garibim ya dedim.

Bu arada diktiklerime bakılırsa; kendimi dikiş konusunda bişey sanabilirim :)

Damacana kılıfı :)
3 yastık kılıfı (ama öyle dümdüz kare diil, vintage style:) salona )
Çuval kumaştan ucu dantelli runner (mutfak masasına)
Puf kılıfı (serpile)
Çeşitli boylarda incecik tülden nişan çantası için keseler ( bahara)
Küçük çuval keseler (teapota)
Dantel perde ucu kısaltması (annaneme)
Kot görünümlü kumaştan elbise. (Kendime :)



9 Haziran 2014 Pazartesi

Öğrendiklerim listesinin başında yazması gereken;


"herşey olur, geçer.. "

Güzel de kötü de herşey geride kalır, zaman hepsini sihirli bi şekilde alıııııp ayrı ayrı raflara kaldırır bizim için.
Bu yüzyıllardır hep böyle olmuştur.

Çok seviyorum deliriyorum bunu düşününce, nası ya nası ya diye birini yakasından tutup inanabiliyomusun diye gözlerimi kocaman açıp sormak istiyorum istiyoruuum :) Bişeyi abartsanda, hiç olmamış gibi de yapsan bi bakıyosun, hop, artık geçmiş ki o, geride kalmış..

Diyorum ki kendime;
"Kendine alış, öğren artık düzeni.. Zor zamanların da olucak, içinde masal tıkırtıları duyduğun zamanların da, kendini küçük mutlu bi hippi sandığın zamanlar da, oyuncu bi ruh olduğun zamanlar da, güçsüz zamanların da, sağlıksız yorgun anların da, çok aşık zamanların da, çok sevdiğin zamanlar da, çok özlediğin zamanlar da, çok minnettar olduğun zamanlar da, çok unutulduğun zamanlar da, ilk sırada olduğun zamanlar da, ne yaparsan yap görünmez olduğun zamanlar da.. Hepsi de, hiçbişey de.. Sihirli de, sıradan da.. Hep içinde olucak sihir, görebiliceksin de bazen, göremiceksin de bazen.. "

Çünkü “Bu bi sihir dostum ve senin” demiş zaten biz doğmadan tam önce o, elimize tutuşturmuş alel acele, anlamamış çoğu kişi ne olduğunu..


❤️❤️❤️

1 Haziran 2014 Pazar

bıdık ''alıntı''

Bugün tüm içimdeki yorgunluğa karşı ‘bak herşey geçti’ diyen iç sesime alıntı yapıyorum bu yazıyı, ben bu kadar güzel anlatamazdım ona onu;


“Kim bu içimdeki fısıltı?



Kim bu içimdeki fısıltı, beni sadece sesiyle sarıp sarmalayan?


Savaşlara ve barışlara yollayan… Saçların güzel merak etme diyen… Geceleri sorularla uyutup, sabahları cevaplarla uyandıran. Seviyorum onu. Onsuz bir iç diyaloğum, bir iç annem olmazdı. Hiç olurdum. Matruşka olamazdım onsuz. Ne kadar renkli de olsam, içi boş bir tahta kadar süs olurdum.

Nereye gitsem benimle gelen, o susuk ses kimin? Demin yolda yürürken, bana su içen kuşu gösterdi, sonra inciler takmış o yaşlı kadını, sonra o bankta uyuya kalmak üzere kafasının ağırlığını hafifçe omzuna düşüren kızı… Aslında çoğu şeyi bana o gösterdi diyebilirim. İçimde kocaman resmini çizip, gözüme soktu bazen bazı şeyleri. Sırf anlayabileyim diye… O da benimle sınırlı naapsın? O benim ta kendim değilse tabi.

O fısıltı benim gerçek sesim aslında. Size duyurduğum sesime pek benzemediğini söyleyebilirim. Daha yumuşak, daha şakacı bir ses. Ses demek bile sesini fazla açmak olurdu, bir sesin sureti gibi daha ziyade. Başka yerlerden gelen bir haber gibi… Bilemem, belki de hayatın göbeğiyle kırmızı hattı olan biri. İyi biri. Benden iyi. Beni iyi yapıyor, bana iyi geliyor, iyilikler yaptırıyor bana. Öfkelendiğimde onun sesini duymamak için çok bağırmam gerek. Belki de herkesin öfkelenince bağırması bundandır. ‘Saçmalıyorsun’ der çünkü öyle zamanlarda. ‘Nefes al ver’ der.

Belki de o ses, benim ruhumdur. Belki de ruh, o. Beyinden gelse hissederdim, ses yukardan gelmiyor eminim. Karın taraflarından geliyor bu ses. Ve içimde ışıklı bir tüye binip, seyahat ediyor. Her yerimi bilir. Derin nefeslerle büyüyen ciğerlerimi, korkularla şimşeklenen beynimin arka sokaklarını, isteyince çıtlattığım ayak baş parmağımın gürültüsünü. Benim hakkımda en çok bilgiye, o sahip.

Kim o fısıltı, benim hiç tanışmadığım bir sürü insanı tanıyıp, selam veren? Nereden tanıdığını hiç bilmiyorum ama gariptir, o insanları ben de tanımış gibiyim önceden. Yani o ve ben aynı şey değilsek tabi… Bir keresinde bunu sormuştum ve cevap olarak, bazı insanlarla göz göze gelmemizin tesadüf olmadığını söylemişti.

Ne derse hakkı var. Ki bunu dememe çok kızar. Bu kelimeden hiç haz etmiyor. Savaşlar bundan çıkarmış. Ama gerçekten, içime taşınmış bir aile gibi o fısıltı. Fısır, fısır ve fısır. Çoluk çocuk içimde yaşıyorlar, çamaşır asıyorlar sanki saçlarıma. Sanki ellerim, sanki gözlerim onların balkonu… Öyle ısıtıyorlar işte beni.

Mesela ben, önüne bakarak yürüyenlerden oldum her zaman. Sanki kaldırımlarda yazan bir hikaye, beni peşinden sürüklüyor. Altını çiziyorum bazı cümlelerin, kalın kalemlerle… Öyle zamanlarda, tatlı bir sevgili gibi yüzümü çenemin altından hafifçe tutup, gülerek yukarı kaldıran hep o. Onun sayesinde gördüm ben, gökyüzünde yazılı olanı…

Bence o fısıltı gibi şey, doğuştan. Melekten bir dost, bir tür yol gösterici belki. Çünkü hiçbir insan, bu dünyaya iç pusulasız gelmedi. Herkes bildi kuzeyi neresi, nerede ekvator? Nereler soğuk buz gibi kutup, nerelerde siesta? Bu fısıltı olmasa, bu seyahatler de olmazdı aslında. Düşünsenize, hepimize ‘hadi kalk git’ diyen o değil miydi?

Bazı sabahlar, diğerlerinden daha güzel değil mi? Mesela bu sabah…

İçimde sekiyor, oyunlar oynuyor, gıdıklıyor beni… Dur yapma diyorum.

İşte böyle yazılar yazdırıyor bana… “

Nil Karaibrahimgil
28/08/2010 Nilin Kelebekleri / Doğan Kitap