25 Kasım 2013 Pazartesi

Unutup unutup hatırladığımda heyecanlanıcak bişeylerim olduğu zamanlar bunlar da aslında minicik şeylerse ve beni boyundan daha büyük mutlu ediyosa bıcırık haliyle, tamam, herşey süper demek. Doğru minicik şeyleri seçmişim demek :)

Çoğu şey yolunda.

Diğer şeylerin pek çoğu da bıdık beyin kıvrımlarımda dolanıp durduktan sonra açığa kavuşmayı öğrendi :) İnsan olması gerektiği gibi olduğunda bilir bunu. Tüm ihitiyacı olan içte, sol taraftaki minik pompacıklarda :)

Heyecandan bayılıcam çünkü delirmek üzereyim olana bitene :) yani inanamıyorum nelerin olduğuna nelerin olabileceğine. Nasıl bi macera aksiyon romantik komedi drama hepsi hepsi. Akıl alcak gibi mi şimdi tüm bunlar :)
Lisede Handeyle perdenin altına girip bi camdan iki minicik kafa uzaklara bakardık. Kanku derdik birbirimize ismimizle seslenmeyerek bitirdik liseyi :) “neler olcak acaba kanku lise bitince? Nerelerde olucaz?” İnsan içinden sessizce hep çenesini eline yaslayıp daliyo dimi, ‘neler olucak acaba yaa’ diye. Ucu bucağı da yok. Hayal etmek acaip bişey, sihir.

Benim en mutlu olduğum şey içinde bulunabilmeyi başardığım minimallik. Aslında minimal ne demek tam kelime anlamını bilmiyorum. Serhata sordum şimdi minimal ne demek diye üf neler saydı, en son da “minimal yaşam işte bitanem?” diyip bi bakış attı ki :)) siviyorum onu ❤️ Ona göre fakirliğin biraz üstü gibi çıkıyo dediklerinden. Ama ben şu demek olduğunu düşünüyorum tam şu anda; o olsun şimdilik bu yazıda işim görülsün :)) yani sadelik, “simplicity”. Ne kadar az çok şeye sahipsen o kadar çok şeyin var gibi. Uzaktan bakınca çok sade hatta bazılarına göre sıradan ama yaklaştıkça detaylarıyla büyüleyen bişey gibi yani. Minik şeylerle çok mutlu olmanın yolunu bulmuşum gibi geliyo şimdilik çoğunlukla. Arada tutmuyo ama pek çoğunlukla işe yaratıyorum onu :)

Ya nerden de nereye gelebiliyorum :)

Heyecandan bayılıcam dediğim şeye dönüyorum; TEA&POT’un 3. Yıldönümü yaklaştı ve biz yüzyılın en tatlı bıdık minnoş partisini organize ediyoruz :)

minik bir mad tea party :)

❤️ SON ❤️

14 Kasım 2013 Perşembe

herşey uçsuz bucaksız..

herşey uçsuz bucaksız..
temelsiz, derinlerden gelen, güçlü, kudretli ve anlık..
bu hem iyi hem kötü bişey. bilicez ki herşey ama herşey aslında çok ayrı, çok özel ve kalıcı değil, geçicek. yapmamız gerekenler hayat gibi basit ve sade aslında. insan kendi beyni kadar karmaşık yapıyo. 
dün güneşin 11 yılda bir manyetik alanının değişiyo olmasının dönüm noktalarında bizi nasıl etkilediğini okudum. bu bizi derinden etkilermiş. manyetik alanımızı sarsarmış, düşük enerji, kaoslari düğümler yaratırmış. her zaman hep yaptığımız şeyleri yapamaz olurmuşuz tutulurmuşuz bizde. çok mantıklı. bana böyle soyut şeylerle gelsin zaten hayat :) gerçekliklerin çoğunu reddediyorum :) çünkü benim gerçeklerimle burdaki gerçekler iki kutup gibi :) 
bu gibi düğüm ve kaos zamanlarında yapabileceğimiz çok güzel meditasyonlar var yaradılışla bağımızı güçlendiren. şimdiki zamanda kalmamızı sağlayan.
ben bu aralar kışın gelmiş olmasına fena bozuluyorum, serhoskoyu satrança bi türlü yenemiyorum ve bıdık teapotumla her zamanki gibi haşır neşirim. 
bütün harfleri bilerek küçük yaptım. büyük harfsiz bi yazı çünkü bu. noktaları koydum ama. noktasız olmaz :)
❤ ❤ ❤ 

temelsiz, derinlerden gelen, güçlü, kudretli ve anlık..

bu hem iyi hem kötü bişey. bilicez ki herşey ama herşey aslında çok ayrı, çok özel ve kalıcı değil, geçicek. yapmamız gerekenler hayat gibi basit ve sade aslında. insan kendi beyni kadar karmaşık yapıyo. 

dün güneşin 11 yılda bir manyetik alanının değişiyo olmasının dönüm noktalarında bizi nasıl etkilediğini okudum. bu bizi derinden etkilermiş. manyetik alanımızı sarsarmış, düşük enerji, kaoslari düğümler yaratırmış. her zaman hep yaptığımız şeyleri yapamaz olurmuşuz tutulurmuşuz bizde. çok mantıklı. bana böyle soyut şeylerle gelsin zaten hayat :) gerçekliklerin çoğunu reddediyorum :) çünkü benim gerçeklerimle burdaki gerçekler iki kutup gibi :) 
bu gibi düğüm ve kaos zamanlarında yapabileceğimiz çok güzel meditasyonlar var yaradılışla bağımızı güçlendiren. şimdiki zamanda kalmamızı sağlayan.

ben bu aralar kışın gelmiş olmasına fena bozuluyorum, serhoskoyu satrança bi türlü yenemiyorum ve bıdık teapotumla her zamanki gibi haşır neşirim. 

bütün harfleri bilerek küçük yaptım. büyük harfsiz bi yazı çünkü bu. noktaları koydum ama. noktasız olmaz :)

❤   


8tracks


tekrar tekrar bu albümü dinliyorum. ❤ ❤ ❤  

(Kaynak: 8tracks.com)

Herşeyi çizmek isteme geldi :)

Herşeyi çizmek isteme geldi :) Minik bi cep defteri taşımak istiyorum yanımda, çiziveriyim her an diye o derecede :) Minik minik masal kahramanları, eşyalar, sihirli bıdıklar, ışıklar, sesler çizip kendimi şoka sokmak istiyorum ❤  
Dün aldım koyu renk defter, açık renk kuru boyalar..Çaydanlık, cupcake, pembe arabayı falan çiziyorum :) Beyin nelerle dolu :P

Minik bi cep defteri taşımak istiyorum yanımda, çiziveriyim her an diye o derecede :) Minik minik masal kahramanları, eşyalar, sihirli bıdıklar, ışıklar, sesler çizip kendimi şoka sokmak istiyorum ❤  

aldım koyu renk defter, açık renk kuru boyalar..Çaydanlık, cupcake, pembe arabayı falan çiziyorum :) Beyin nelerle dolu :P


7 Kasım 2013 Perşembe

Kısa bi “hayat bazen gıcık” yazısı…


Son günlerim elektrik telleri gibi, bi yüksek gerilim hattıyım. Deli gibi herşey. Aşırı derecede duygu yoğunluğu, mücadele, fiziksel güç, sorgulama modumdayım. Bu sırada da ne bi sihir ne bi işaret.

Evren tarafından terkedilmiş gibi..

Sanki elimden gücüm alınmış napıcağımı bilmiyo gibiydim özellikle dün. Panikledim napıcam diye. Bişeyde yapamadım zaten. Bekledim geçmesini.

Anlayamadım. Nereye kayboldu herşey?

Tüm sahip olduğum güzellikler gizlendi sanki, yerini korku, bitkinlik, sevimsizlik aldı, kaybolmak istedim bende tam ortasından bu istemediğim sahnenin. Neyse ki efe erken gelebilirim dedi zeynep abla da ben idare ederim sen çık dedi ve ben yavaşça çıktım kafeden ama ruhum kaçtı koşarak. Neler oldu peki işin aslı ne? Bi dedektif tutup ruhumu takip ettirmek istiyorum :) neler karıştırıyorum ben :)
Birsürü bıdı bıdım var cevap olarak vericek; “çok yoğun bi dönemdi benim için, çok yoruldum, iki pazardır çalışıyodum, çok hayal ettiğim bişey vardı olcak gibiydi olmadı, garip bi hassasım bu aralar falan bıdı bıdı bıdı” 

Uyanmamı Serhat sağladı. Yorulmadan tek tek anlattı bana. Şapşal insan yaratılışı unutuyo. Bizim suçumuz diil. Yaratılıştan. Ruhsal hafıza kaybı gibi. Ne hayal ettiğini, niye yaptığını, naptığını, nerde olduğunu, nelerden korktuğunu.. Pufff diye unutabiliyosun bazen. Şuursuzca korkuyosun bu defa tüm sihirli güçlerini yok sanıp. Tek tek hatırlattı bana. Tek tek ama.


Üstüne de uyuduuuum uyuduum. Sanki günlerce. Sonra geldiğimde ordaydım. Şimdi hala soruyorum noooldu. İnsana noluyoda hiç sebepsiz evrenin tüm enerjisine sahip oluyo sonra da noluyo da bu kadar zayıf ve limitli olabiliyo. Nelere bağlıyız.

Bilmiyorum.

Bildiğim çok ciddi bi mücadele verdiğimiz, hayallerle güç bulduğumuz. Sevdikçe çoğaldığımız. Güçlü olduğumuz. 
Çok güçlü ama.


❤️❤️❤️

Sonuç olarak herşeye ama herşeye bir günlük ara vermen gerekebilir bazen, silkelenmen, sarsılman, kendine gelmen gerekebilir ve elinde olmayabilir. Düşmen dizinin kanaması gerekebilir. Senin bişeyleri unutman, hatırlatılman ve de belki en sevdiğin kişinin ağzından duyman gerekebilir. İnanılman, güvenilmen ve bunları hatırlaman gerekebilir.

Evrenden tüm herşeyin gücünden bu şapşallığım yüzünden özür dilerken buldum sonra kendimi :) göremedim ben işte napim güçten düştüm ;)

Çok seviyorum aslında seni. 

Bi daha dikkat edicem, söz, affet :)